‘’DO’’ öğretisi ve ‘’İnsanın kabası, ısıran köpek gibidir!’’(*)
Ülkemizdeki faal spor salonlarında/dojo’larda, sporculara Karate’nin temel-teknik-kata ve müsabaka yönlerinin, yani geleneksel karatenin fiziksel aktiviteleri dışında niçin ‘do’ eğitimi verilmiyor? Soruyu aslında şöyle sormakta fayda var; sporcu-antrenör ilişkilerinde en çok nelere dikkat ediliyor, neler öngörülüyor ve genellikle spor salonlarında-dojo’larda savaş sanatları adına neler öğretiliyor?
Mesela; zerafet ve kibarlık, dolayısıyle centilmenlik öğretiliyor mu bizlerin spor salonlarında? Sensei’lerimiz, antrenörlerimiz, hocalarımız yeterince nazik ve centilmen mi? Şimdi anladınız mı neden ünlü eğitimci ve düşünürümüz rahmetli Ali Fuad Başgil hocamızın sözünü yazımın en başına koyduğumu? ‘O da kim?’ diyenleriniz varsa, yazımı bu paragraftan sonra okumasın lütfen.
Daha önce yazmış olduğum bir makalemde verdiğim örneği burada tekrar yazma gereği duyuyorum, lütfen tekrardan dolayı bağışlayınız. Güzel sitemiz, savaş sanatlarının gözü-kulağı-sesi Siyahkuşak web’de dostum Hayrettin Hamurcu hoca ile yapılan bir röportajda Sensei Hamurcu’nun ülkemizdeki manzara için;‘do’ kalmadı, Allah rahmet eylesin!’ diyerek ‘Do’ nun artık ülke genelinde faal dojo’larda gereği gibi öğretilmediğine dikkat çekmesi, gerçekten çok manidar gelmişti bana ve okuduğumda üzülmüştüm.
Ben bu yazımda konuya bir değişik yön daha katmak ve sporcu antrenör ilişkilerinde ‘Do’ nun yani ‘zihinsel çalışma ve eğitimin’ gerekliliği konusunda derlediğim çalışmalarımdan bir kesit sunmak istiyorum. Faydalı olduğuna inandığım bazı tesbitlerimi de siz değerli Siyahkuşak okurlarıyla paylaşmak istiyorum.
Günlük hayatta başımıza gelen hadiselere gösterdiğimiz olumlu veya olumsuz tepkiler, aslında insani ilişkilerimizde sağlıklı yaşam standartlarımızı belirliyor. Malum olduğu üzere belleğimiz-zihin, insanın tüm duyduklarını, okuduklarını, gördüklerini, hislerini, duygularını, olumlu ve olumsuz tüm düşüncelerini depo ettiği bir yerdir. Eğer buraya iyi şeyler depolarsanız, iyi insanlar, iyi sporcular, iyi öğrenciler, iyi nesiller yetiştirmiş olursunuz. Eğitim (terbiye) görmek demek iyi davranış alışkanlıkları kazanmak anlamına gelir. Terbiyesiz kişi demek; iyi davranış alışkanlıkları kazanmamış kişi demektir. Bu alışkanlıkların kazandırılması sırasında öğrenci pasiftir; sadece yapması gerekir ve niçin yapması gerektiğini illaki bilmesi gerekmez.
Yapılan araştırmalar, olaylar karşısında aşırı tepkiler vermeyen, her şeyi olduğu gibi kabullenip çareler üretmeye çalışan “iyimser karakterli” ve zarif insanların daha sağlıklı olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, “Öfkeyle kalkan zararla oturur”, “Keskin sirke küpüne zarar verir” gibi atasözlerimizin aslında yaşam kalitemiz ve mizacımızla da ilintili olduğunu hiç düşündünüz mü? Bunlara uzakdoğuda kısaca ‘Do’ deniyor sevgili okurlarım.
Shotokan stilinin kurucusu, büyük usta Gichin Funakoshi’nin yıllar önce söylediği ‘Karate-do nezaketle başlar ve nezaketle biter’ sözü şimdi daha bir anlamlı gelmiyor mu sizlere? İşte gerçek ‘Do’ nun en ideal tanımı da bu zaten.
Nezaket ve zarafet tortularından süzülmüş bir kişiliğin işareti, bir tür edinilmiş asalet halidir. Zarafet, her çeşidiyle insana, insan olma kalitesini hissettirir. Onun sayesinde insan, tabiatına bir hikmete binaen yerleştirilen vahşiliği, kabalığı hoyratlığı bir yana bırakarak bir melek saffeti, temizliği ve inceliğini yaşar. Zarif insanı herkes sever, bağrına basar. Hem evinin, hem gönlünün kapılarını aralar. Acaba bu güzel hasletler değerli hocalarımız-antrenörlerimiz tarafından spor salonlarında-dojo’larımızda ‘Do’ adına yeterince dillendiriliyor mu?
Uzakdoğu sporlarının hiç birisinden, ne Aikido’dan, Judo’dan, ne Taekwon-do’dan ve ne de Karate-do’dan ‘Do’ yu çıkartıp atamazsınız. Eğer çıkartırsanız vermiş olduğunuz eğitimle belki madalya kazanan şampiyon sporcular yetiştirebilirsiniz ama hepsi bu kadar. Gerçek ‘Do’ eğitimi al(a)mamış sporcularınız, günün birinde ya karanlık örgütlerin tek kullanımlık bir elemanı, ya pavyon fedaisi, ya çek-senet tahsilatı yapan mafyaların kuklası, ya da masum insanlara ve önüne gelene dayılık yapan, onları rahatsız edip üzen, acı çektiren, hatta onları öldüren ne idüğü belirsiz eşkiyaların tetikçisi olur.
Dojo’larda öğretilmesi gereken ve ‘olmazsa olmaz’ ların başında olduğuna inandığım ‘Do’ kurallarını öğretmek, benimsetmek, bu kurallara uymak, diğer insanlara, başkalarına saygı göstermekle başlar. Bu saygı en başta onların duygularına, düşüncelerine, yaşam şekillerine, inançlarına, tarzlarına, ortaya koydukları özgür iradelerine önem verdiğiniz mesajını göstermek demektir.
İşte bu yüzdendir ki, spor camiasında olan biteni okuyamayan, uğraştığı alanda araştırmayan, yeterince düşünmeyen ve spor hayatı boyunca sadece dövüşen-tekme-yumruk atan mukallitlere, ‘Do’ kurallarının ne olduğunu anlatmak olanaksızdır. Diyebilirim ki; ‘Do’ nun gerekliliğini vurgulamak, tanımlamak bazılarına göre zor ve akıl karıştırıcıdır. 30 küsur yıldır yakinen tanıdığım ve bir öğrencisi olmaktan gurur duyduğum değerli Shihan’ım, Karate-do hocam, Okinawalı yaşayan büyük usta, Sensei Morio HIGAONNA (10. Dan)’nın, kısa adı IOGKF olan Uluslararası Okinawa Goju-ryu Karate-Do Federasyonu’nda biz talebelerine öğrettiği bir ‘’DOJO-KUN’- ‘dojo yemini’ vardır ve ilk maddesi de; ’’Hitotsu Reigi O Omon Zuru Koto’’ yani; ‘Başkalarına karşı saygılı ol!’ diye başlar.
Dolayısıyla savaş sanatlarından herhangi birini icra eden, öğrenen veya öğretenlerin ‘Do’ kuralları üzerine genel bir eğitim alması ve araştırmasının olması gerekir diye düşünüyorum. Bu durum en azından, yazar Uğur Mumcu’nun ifadesiyle kişinin; ‘Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olması’nın önüne geçilmiş olur. Bu tesbitten sonra, görünen o ki, erdemli, kendisi ve içinde yaşadığı toplumla barışık bireyler yetiştirmek, edep, nezaket ve zerafeti öğretmek biz Karate-do antrenörlerinin birincil görevi olmalıdır.
Rahmetli eğitimci ve düşünür Ali Fuat Başgil’in bir deyişiyle yazıma son vermek isterim; ‘Sözlerin tatlı, tavırların zarif olsun. İnsanın kabası, ısıran köpek gibidir, herkes tarafından taşlanır.’ (*)
NOT: Sevgi bestesinin tınılarını tüm insanların yüreğinde hissedeceği, hüzünlerinizin dostluklarla silineceği, ümitlerinizin hiç bitmeyeceği, sağlık, mutluluk ve başarı dolu bir yılı sevdiklerinizle birlikte geçirmeniz dileğiyle 2022 yılı size sağlık, mutluluk, başarı ve bol kazanç getirsin!
Neşe dolu bir yıl geçirin, 2022 yılının tüm insanlığa ve ülkemize barış, mutluluk ve huzur getirmesi dileğiyle, kıymetli Siyahkuşak Web okuyucularının yeni yılı kutlu olsun, tüm halkımıza hayırlara vesile olsun.
Sağlık ve esenlik dileklerimle.
Fatih İNCE
Goju-Ryu Karate-Do
Chief Instructor, 5.Dan.
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)