WKF’nin karateyi bir Dünya sporu olarak parlatan organizasyonlarından biri, Karate 1-Premier Lig müsabakaların olduğunu çok rahat söyleyebiliriz. Sezonun ilk etabı Paris’te, ikinci etap Hangzhou’da gerçekleşti. Elit sporcuların yer aldığı bu turnuvada bize düşen nedir, hanemize ne kazandık, bundan sonra neler yapmalıyız?

Milli Takım Teknik Direktörü Okay Arpa ve Eray Şamdan

WKF’nin prestijli organizasyonu Karate 1-Premier Lig’in ikinci etkinliği Çin’in Hangzhou kentinde 14-16 Mart 2025 tarihleri arasında geride kaldı. Turnuvada Büyükler Milli Takımımız 8 kadın, 13 erkek olmak üzere toplam 21 sporcu ile mücadele etti. İlk gün Erkek Kumite 60kg. finale kalan Eray Şamdan son gün final maçında rakibini yenerek Altın madalya kazandı. Kadınlar kumite 68 kiloda Milli Sporcumuz Eda Eltemur’da bronz madalyanın sahibi oldu.

Özellikle bu zorlu turnuvada aldığımız madalyaların değerini bilerek ve hanemize kattığımız kazanç olarak hepimizi mutlu etti. Gönül isterdi ki zirveye oynarken podyumun birkaç basamağında daha yer alsaydık. Neden bir başka 1. çıkmadı veya 1. için yarışırken neden o basamaklarda bir başka 2. veya 3. çıkaramadık? Bunlar tamamen değerlendirilmesi ve masaya yatırılması gereken konulardır.

Federasyonumuz ve Teknik Komite’nin bu konuyu masaya yatırdığına kesin gözüyle bakabiliriz! Kaldı ki mevcutta olan sorunların çözümünü buldukça ve bir daha ki değerlendirmede sorunlar azalmış olacak. Bu bağlamda yeni bir federasyon ve yeni bir yapılanma olsa da daha iyi bir tablo beklendiği de doğrudur.

WKF tarafından prestijli bir turnuva olması ve burada yıldızların yer almasına öncelik veriliyor…

Premier sezonunda yılın ilk etabı 24-26 Ocak 2025 tarihlerinde Fransa’nın Paris kentinde tamamlandı. Turnuvanın WKF tarafından prestijli bir turnuva olması ve burada yıldızların yer almasına öncelik verdi ve net olarak bunu vurguladı. Diğer organizasyonlardan aşağı kalmadan statüsünü daha yüksek tutarak sunum yaptı.

Ülkemizin varolan tecrübesi, kalite ve prestijli bir organizasyonu almak ve tertiplemek adına artı puan ve karateye ivme katacaktır.

Bu organizasyonların ülkelere gelmesinde ülke federasyonunun istemesi, şehir faktörü, organizasyon kalitesi, sunum-lansman gibi hepsi birbirinden önemli ve değerli kriterler var. Ülkemizin bu konuda varolan tecrübesi kalite ve prestijli bir organizasyonu almak ve tertiplemek artı puan ve karateye ivme kazandıracaktır. Milli Takımın iç saha performansının daha yüksek olması demek daha fazla madalya ve puan demek ve ekstra bir dış sahanın eksilmesi demektir. Bu yüzden çıtası yüksek organizasyonların gelmesi Milli Takıma avantaj sağlayacaktır.

Tabii ki geçiş dönemlerinde yaşanan sıkıntıyı biraz olsun anlamak gerekir.

Premier Liğ’in Paris etabında tatamiye çıkan ve altın gözüyle bakılan karatekaların performansını aynı barametre içinde sürdüreceği, bir sonraki turnuvada yine kafaya yarışacağı gerçeğinin biliyor olmamızdır. Güçlü rakiplerin olduğu kulvarda maç almak hiç de o kadar kolay değil! Bu konuda federasyonunda özeleştiri yaptığını gördük. Hatta bu özeleştirinin Polonya’daki turnuvada madalya sayısın eğilimi aşağı olduğu için konu masaya yatırılmış gözüküyordu. Yeni yönetim konuyu masaya yatırdığında yeni olmanın getirdiği bir savunma avantajı var. Tabii ki geçiş dönemlerinde yaşanan sıkıntıyı biraz olsun anlamak gerekir. En güzeli milli hanemize fazla kayıp olmadan madalyalarımızı yazdırırken sabırlı olmayı bilmektir.

Eray Şamdan gibi yarışmacılara, elit sporcular, çıtası yüksek sporcular olarak bakılıyor…

WKF cephesinden nasıl bakkıyorlar? Onlar, Abdalla Abdelaziz, Maho Ono, Taha Tarek Mahmoud, Youssef Badawy, Maria Torres, Kakeru Nishiyama ve bizim sporcumuz Eray Şamdan gibi yarışmacılara, elit sporcular, çıtası yüksek sporcular olarak bakılıyor ve bunların Premier Lig ve aynı kulvar da organizasyonlara büyük değer kattığı vurguluyor. Artı bunların yarışmasını prestij olarak yorumluyor ki bu zaten bir itiraz değil, çatı kuruluş için büyük bir avantaj niteliği taşıyor.

Aslında bize de biraz mesaj atmıyoruz değil! Prestij kavramı katılımcı elit sporculara endeksleniyor. Hadi biz prestiji ikiye ayıralım: 1. Uluslararası ve katılımı yüksek profilli turnuva, 2. Yıldızların yer aldığı elit ve sınırlı sayıda sporcunun yer aldığı turnuva…

Katılım sayısı veya elit sporcuların yer aldığı turnuva formatları ağırlık kazanmalıdır.

Bir turnuva ulusal bazda prestij olabilir ama uluslar arası bazda o havayı vermeyebilir! Buna rağmen yüksek katılımlı turnuvada başarılı performans ve kürsü görmek geriden gelip potaya girecek sporculara yer açacaktır. Yıldızların yarıştığı uluslararası bir turnuva ise hem prestij, hem de sezon öncesi hazırlık-test olacaktır. Bir ‘Boğaziçi’ bir ‘Marmara Cup’ bir ‘Turkish Open’ gibi turnuvalar sezonun uygun tarihlerinde yapıldığında hazırlık-test-tecrübe ve rakipleri tanıma anlamında referans olacaktır. Baştarafa geri döndüğümüzde prestij kavramının bize getirisine bakarak turnuvanın katılım sayısı veya elit sporcuların yer aldığı turnuva formatları ağırlık kazanmalıdır.

Lansmanı Prestij olan Paris Premier’de 70 ülkeden 384 sporcu yer aldı. Çin’deki Hanzou’daki ikinci etap yine yakın kriterler içinde gerçekleşti. WKF’den faaliyet takvimde bulunan ve alınacak elit birkaç turnuva getirme hamlesi, bu konuda tecrübesi olan ülkemiz adına yerinde bir karar olacaktır. Sanırım federasyon da bu konuda çalışma yapıyor.

WKF’nin standartları yükselttiği ve zorluğun arttığı turnuvalarda podyumun zirvedeki yerine aday çok yarışmacı var. Bu WKF, fakat parlayan sporcuları seviyor! Madalyanın yanında puan veren turnuvalar da bu şunu ortaya koyuyor ki arkadan gelen yarışmacıların işi bir kadar zor! Kaldı ki arkadan gelenler kendi arasında yarışırken birde kafada altın çocuklarla yarışacaklar. Zorluk bir kez daha ortaya çıkıyor.

F. Vural YILMAZ