Türkiye’de Unvan Ve Stil Sorunu
Türkiye’de Unvan Ve Stil Sorunu – Budo sanatlarında çalışmalar arttıkça bu çalışmalarda yer alan antrenörlerin durumu da tartışma konusu olmaya başladı.
Türkiye’de Unvan Ve Stil Sorunu
Budo sanatlarında çalışmalar arttıkça bu çalışmalarda yer alan antrenörlerin durumu da tartışma konusu olmaya başladı. Tartışmalar daha çok ustaların kullandığı unvanlar ve dan dereceleri üzerine yoğunlaşmaktadır.
Grandmaster ve soke en çok kullanılan unvanlar olurken birçok antrenör de kendini 10 dan olarak tanıtmaktadır.Yine bazı antrenörler isimlerine profesör unvanı da eklemektedirler.
Profesör kelimesi aslında öğretmen anlamındadır. Bende Fransa’da profesör unvanı kullanıyorum. Ama bu akademik anlamda değildir. Ortaokul ve lise öğretmenlerine de profesör denir. Akademik unvan ise “profesör doktor” şeklindedir. Üniversite düzeyinde okullarda kullanılır.
Türk ustalar şayet öğretmen anlamında profesör ünvanı kullanırlarsa hiçbir sakıncası olamaz. Grandmaster kelimeside büyük usta anlamındadır. Uluslar arası alanda daha çok stil kurucuları tarafından “soke” kelimesi yerine kullanılmaktadır. Bazı ülkelerde ise ingilizce olarak founder şeklinde görülmektedir.
Fransızlar stil kurucularına Fransızca olarak fondateur ünvanı verirler. Grandmaster yerine ise, grand maitre kelimesini kullanırlar. Ülkemizde ise maalesef ustalarımız Türkçe kullanmayı düşünmüyorlar. Bunu bir ayıp veya küçüklük olarak mı görüyorlar yoksa yabancı kelime kullanmanın ayrı bir mana verdiğini mi düşünüyorlar belli değil.
Dan konusu da ülkemizde abartılarak sorun haline getirilmektedir. Çünkü yeni bir stil kurduğunu ilan eden her usta aynı zamanda kendini ondan olarak da duyurmaktadır. Yeni bir stil kurulduğunda ilke olarak kurucunun en üst düzeyde olması kabul edilebilir.
Ancak burada bazı önemli noktalara dikkat edilmelidir. Dan derecelerinin kullanılması kurumlara göre farklılık gösterir. Stil kurucuları kendi organizasyonları içinde istedikleri ünvanları kullanabilir. Fakat resmi faaliyetlerde, resmi federasyonlar tarafından farklı derecelerde kabul edilir.
Aslında stil kurucularının mutlaka 10 dan kulanması da şart değildir. Hocam Yoshinao Nanbu sankukai stilini kurduğunda 6 dan idi. Yıllar içinde 7 dan daha sonra ise 8 dan oldu.Dünya Nanbudo Federasyonu kurulunca federasyon onu 10 dan ilan etti. Fransız federasyonu ise 8 dan olarak onayladı.Daha geçen yıl yeni 9 dan olduğu kabul edildi.
Nanbu sensei resmi çalışmalara resmi federasyonun dan derecesine göre katılmaktadır. Kendi stil federasyonu faaliyetlerine ise 10 dan olarak devam etmektedir. Hocam federasyonun resmi dan ilanından rahatsız olmadığı gibi, federasyonda, stil çalışmalarında onun 10 dan kullanmasına karışmamakta, faaliyetler uyum içinde sürmektedir. Yoseikan budo stilinin kurucusu büyük Japon usta Hiroo Mochizuki sensei stilini kurduğunda 6 dandı. Sırasıyla ilerleyerek bugün 9 dan seviyesine gelmiştir.
Bir dönem benim hocam olan dünyaca ünlü büyük Fransız usta Gilbert Gruss sensei “goshin kempo” stilini kurdu ama bugün hala 9 dandır.Daha birçok örnek sıralayabilirim. Dan ve ünvan usulüne uygun kullanıldığı zaman değerli ve saygındır. Yoksa hiçbir önemi kalmaz.
Budo sanatlarında ileri olan ülkelerde federasyonlar dan derecelerini, ustanın budo sanatındaki geçmişini, faaliyetlerini, yaş durumunu dikkate alınarak düzenlemektedirler. Hiçbir ülkede budo sanatlarında daha başlangıç yıllarından beri faaliyetleri bilinenlerle, çok daha sonraları ortaya çıkan ustalar asla eşit tutulmazlar. Ustaya saygı esastır.
Yeni olarak sunulan stillerin de gerçekliğinin ortaya konması gerekir. Yeni bir stil kurmak basit bir olay değildir. Dünya genelinde kurulmuş stillerin çoğunluğu bir başka stilin kopyasıdır. Katalarda değişiklik ve bilinen tekniklerin farklı kombinasyonları ile gerçek bir yeni stil kurulmuş olmaz.
Bir stil öncelikle felsefi olarak yeni açılım ile başlamalıdır. Teknik olarakta diğer stillerden farklılık göstermelidir. Yani yeni teknikler ve stratejiler üretilebilmelidir. Yoksa isim değişikliği yeni bir teknik anlamına gelmeyecektir.
Budo sanatlarını tanıyan bir usta ne çalıştıklarını bilmediği kişileri antrenmanda seyrederken hangi stili, sanatı uyguladığını anlar. Öncelikle karate, taekwon-do, kung-fu, nanbudo gibi sanatları derhal fark eder. Yeni bir sanat varsa onun farklı olduğunu anlar.Karate içinde de değişik stiller fark edilir. Antrenman yapmakta olanların kyokushinkai, shotokan, wado-ryu, sankukai gibi stillerden hangisine ait olduğunu bir usta anlayabilir.
Farklı bir stil ise, adını bilmese bile değişik olduğunu görebilir.Bunu yaşadığım bir olaydan örnekle açıklayayım. Fransa’nın Lyon şehrine bir seminer vermek için gitmiştim. Çalışmamızı seyreden bir Türk antrenör arkadaş beni kendi antrenmanına davet etti. Bir cemiyetin salonunda çalışıyorlardı. Antrenör arkadaş bana çalıştıkları sanatı anlattı. Almanya’da yaşayan bir Türk usta tarafından kurulduğunu ve tamamen Türkçe yeni bir Türk savaş sanatı olduğunu açıkladı. Spor kıyafetleri de farklı hazırlanmış, beyaz ve kırmızı olarak düzenlenmişti.
Çalışma başlayınca bu Türk sanatının aslında taekwon-do olduğunu hemen anladım. Formlar değiştirilmiş, teknik isimler Türkçeleştirilmiş. Ama taekwon-do teknik özellikleri tamamen aynı kalmış.
Arkadaşımıza bu stilin kurucusunun hangi spordan yetiştiğini sordum ve beklediğim gibi taekwon-do olduğunu öğrendim. Kurucu arkadaşımız bir Türk sporu olsun diye düşünerek bu işe kalkışmış. İyi niyetle hareket ettiğine inanıyorum. Ama bir stil veya sanat kurmak için birçok farklı stil ve sanatı bizzat çalışmak ve derin araştırmalar yapmak gerekir. Yoksa ortaya çıkan sonuç bir taklit olur.
Benzer olayları seminer vermek için gittiğim değişik ülkelerde yaşadım. Kurucu olarak ortaya çıkan Fransız, Alman, İtalyan, Japon ve diğer milletlerden birçok antrenörün aynı yöntemi uyguladığını, gerçekten stil kurmayıp yetiştiği stilin bir kopyasını yeni bir isim altında sunduğunu gördüm.
Ülkemizde de dünya genelinde yaşandığı gibi farklı stiller ve mücadele sanatlarının kurulduğu ilan edilmektedir. Hiç şüphesiz bu sanatlardan bazısı gerçekten yeni ve orijinal teknik özelliklere sahiptir. Ama bazıları ise sadece birer taklit olarak ortaya çıkmıştır. Hatta bir facebook sayfasında tesadüfen rastladığım bir yeni Türk stilinin tamamen komedi olduğunu gördüm. Bu stil taklit bile değildi. Kurucusunun paylaştığı videoda hayretle gördüm ki yumruk bile atamıyor. Ama yine de bir gurup genci toplamayı başarmış.
Dünyanın değişik yerlerinde birçok taklit ve hatta uydurma stillere şahit oldum ama böylesini ilk defa Türkiye’de gördüm. Diğerleri hiç olmazsa bir şeyler çalışmışlar ve taklit etmeyi denemişler.
Bu tür olumsuzlukları önlemek için kurulu federasyonlar ve kurulmakta olan organizasyonlar daha ciddi tedbirler almalıdırlar. Stil kurucularını kabul etmeli ancak bunun için belirli şartlar ortaya koymalıdır. Kurucuların stillerini açıklamalarına imkan tanıyacak bir düzenleme yapılmalıdır.
Dan konusu da ele alınmak zorundadır. Her kurucu veya stil temsilcisi kendi özel organizasyonunda farklı bir dan kullanabilmelidir. Fakat dan derecesinin yanına hangi kuruluştan alındığını göstermelidir. 8 dan İNF, 9.dan WTFSKF, 6 dan JKA, 10 dan WBF, 10 dan ITKF gibi.
Federasyon adına kullanılacak dan derecesi için uluslar arası şartlar dikkate alınmalıdır. Bunlar yaş ve tecrübe ölçüleridir. 30 yaşında 8 dan, 40 yaşında 10 dan kabul edilirse işin ciddiyeti kalmaz.
Ustaya saygı ve tecrübede dikkate alınmalıdır. 40 yıldır faaliyetteki usta ile 20 yıllık usta arasında bir kariyer farklılığı olmalıdır. Budo sanatlarının ilkelerine uygun davranılması halinde arzu edilen ilerlemeler sağlanır. Bu olmazsa sonuç hayal kırıklığına dönüşür.
USTALARA SAYGI GECESİ
Ülkemizde budo sanatlarında güzel çalışmalarda yapılmaktadır. Bunlardan biri de “ustalara saygı gecesi” adıyla düzenlenen çalışmalardır. Üçüncüsü yapılan gecede farklı sanatlardan ustalara şilt ve çeşitli hediyeler verildi.Eski dostlarımı görmek için bu geceye misafir olarak katıldım. Davetli olmadığım halde beni çok sıcak karşılayan organizasyon görevlisi arkadaşlarım bir de sürpriz yaptılar. Listede olmadığım halde güzel bir jest yaparak beni de sahneye davet ettiler. Gecenin anısına banada bir şilt verdiler.
Bu sürpriz için arkadaşlarıma teşekkür ederim. Bu gecenin önderliğini yapan değerli usta Züber Saydan’ıda bu başarılı organizasyonlardan dolayı kutlarım. Bu tür çalışmalar sanılandan daha önemlidir. Farklı budo sanatlarından ustaları bir araya getirerek dostluk ve barış ortamının güçlenmesine büyük katkı sağlar.
Bu tür organizasyonların başka kurum ve kuruluşlarca da gerçekleştirilmesi çok yararlı olacaktır. Özellikle federasyonlar “budo geceleri” düzenlemeli, teknik gösterilerle toplumun ilgisini bu sporlara çekmelidir. Bu gecelerde emektar ustalara verilecek küçük hediyeler Türk budo camiasının kenetlenmesine imkan sağlayacaktır.Federasyon başkanlarının bu konuyu inceleyerek gerekli adımları atacaklarına inanıyorum.u
selamlar sayin salih hocam cok guzel bir konuya deginmissin gercekten bu yeni still kurmak icin derin arastirma ve uzun zaman calismak ister aynen dedigin gibi maalesef cogu kopyalamaktan geciyor diger ulkelerde olanlarda ayni sadece birliginin adini degistirebilirsin o kurdugun birligin ustasi olursun o ayri mesele en basiti bir ornek vereyim SOYOKANI KURAN ARKADAS KYOKISHIN SHOTOKAN AIKIDO JUDO CALISMALARINDA BULUNMUSTUR SEYRETTIGIN ZAMAN BUNLARI ICINDE GOREBILIYORUM HA TABII ISIMLERI TURKCEYE YORUMLAMISTIR BAYAGIDA OGRENCISI VARDIR ARKADASIN ADIDA NIHAT YIGITTIR IYI SANSLAR O ARKADASIMA AYRICA BIR ORNEK OLARAK VERDIM TABII TURKIYEDE BASKA HOCA ARKADASLARDA VAR BU KONULARDA TABII KONTROL ALTINDA OLSA DAHA RESMI OLUR BENCE SAYGILARIMLA CELAL AKGUL JKA 4TH DAN OSS