SİYAHKUŞAK

SENSEİ MUSTAFA ÇAK: “KENDİLERİ YÜKSEK DAN VE KADEMELERE SAHİP OLDUKLARI İÇİN KENDİLERİNİ BAŞ GÖRÜYORLAR!”

SENSEİ MUSTAFA ÇAK: “KENDİLERİ YÜKSEK DAN VE KADEMELERE SAHİP OLDUKLARI İÇİN KENDİLERİNİ BAŞ GÖRÜYORLAR!”

Rahmetli Yenal KARAHAN hocanın Türkiye’de lanse ettiği ve gecesini gündüzüne katarak öğrettiği Shito-ryu Karate bugün ne durumda? Geleceği için neler yapılıyor? Yazarımız Timuçin KARAHAN çocukluğunda tanıma imkanı bulduğu Sensei Mustafa ÇAK ile  Shito-ryu stilini masaya yatırdı!

Timuçin KARAHAN: Shito-ryu Karate’nin duayeni, hocanız Shihan Yenal KARAHAN hocadan ve onla geçirdiğiniz günlerden bahsedebilir misiniz?

Mustafa ÇAK: Hocamı rahmet ve minnetle anıyorum. Hocamın değeri çok onursal bir değerdir. Onun bize bıraktığı yolda geç ilerlesekte manevi sevgisini hep kalbimde taşıyorum.

Yenal hocamın üzerimizdeki izleri çok farklıdır. Bana göre şuana dek hocamın yerini dolduracak bir hoca gelmedi. Bize doğu sporlarının ahlak ve mücadele olduğunu bize aşıladı.

Şu an ben onun yolunda yürümeye çalışıyorum, bende bıraktığı en önemli iz felsefi olarak Karatenin ruhumuzda yer almasıdır. Ben birçok stilde bulundum ama bana Karatenin duygusal, ruhsal anlamda uygulanmasında hayata empoze edilmesinde çok farklı sayfalar açtı.
.

Timuçin KARAHAN: Türkiye Karate Federasyonu rahmetli Yenal hocamıza ve diğer duayen hocalarımıza yeteri kadar değer veriyor mu?

 Mustafa ÇAK: Tabiki Federasyonun hocamızı anma konusundaki aktivitelerini takip ediyorum. Biraz göstermelik bir şeyler yapılıyor ama göstermelik olsada birseyler yapılıyor. Hocamızın adı daha fazla bir şekilde anılmalı. En azından ailesine onursal değerler ve hediyeler verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu bağlamda tüm duayen hocalarımız unutulmamalıdır.
.

Timuçin KARAHAN: Yenal Hoca ile ilk tanışmanız ne zaman oldu?

Mustafa ÇAK: Kendisi ile tanışmamız 90 lı senelerin başında oldu. Ben Trabzon’da Shotokan çalışırken SİYAHKUŞAK dergisinde hocamın yazdığı yazıyı okumam ve ona çok uzun bir mektup yazmamla başladı. Kendisi bana  hızla cevap verdi ve Shito-ryu ile ilgi doküman yolladı.

“Kendisi beni İstanbul’a seminere davet etti.” 1993 senesinde Ailesi ile beni Trabzon’da ziyaret etti. Eşi, rahmetli oğlu Savaş ve şu an benimle röportaj yapmakta olan o zamanlar 13 yaşında olan Timuçin’le (Hep birlikte kahkahalar atıyoruz) gelmişti. Kendisinin ekmeğini yedik, suyunu içtik, o derin bilgilerinden kana kana yararlandık ve ne enteresandır ki hala ve hala oğluyla onun bilgilerinden, methodlarından ve şablonlarıdan faydalaniyoruz.
.

Timuçin KARAHAN: Hocanızla tanıştığınızda stilde ki farklılıklardan başka Yenal hocada gördüğünüz farklılıklar nelerdi?

Mustafa ÇAK: Yenal hocamın diğer hocalardan çok büyük farkları vardı. Hocamda Araştırma ve irdeleme konusunda devamlı bir aksiyon vardı.

Zaten ben bu özelliğimi ondan almıştım; Olaylara tek yönde bakmamak, mesela shito-ryunun ananevisini en dip noktaya kadar araştırması, farklı diller bildiği için kendi geniş vizyonu, araştırmacılığı vardı.

Farklı kültürleri araştırması bence diğer hocalardan onu çok farklı kılıyordu.

Yenal hocamın sadece bir hoca olarak değil, bir ağabey olarak tanıdık. Kızım küçükken ve hastayken hep yanında olmuştur. Gittiğim seminerlerin ücretini oğlum çekil kenara deyip hep o ödemiştir. İstanbul’a gittiğimde beni bir evladı gibi görüp evinin kapısını kalmam için açmıştır.

Bana o zaman 3. kademe antrenörlük belgesini vermiş, “Gerekirse dojonu aç orda kullan” diye kendisi hep 3. kademe antrenör olarak kaldı ama 5.inci kademelere ders verirdi. Bu tarz şeylere hiç değer vermezdi rahmetli…
.

Timuçin KARAHAN: Yenal hocanın 88 senelerinde başlayan Shito-ryu serüvenini şuan Türkiye’deki devamını nasıl görüyorsunuz?

Mustafa ÇAK: Öncelikle şunu söylemeliyim ki hocamın manevi temsilcileri biziz… Neden? derseniz, çünkü onun açtığı ve rotasını çizdiği yolda kendim dışında, biraz olsun oğlu hariç kimseyi görmedim… İş, güç vesaire ama tabi ki felsefesini devam ettirdim.

Şuan diğer hocalar açısından baktığımızda; kimse kusura bakmasın ama Shito-ryu bana göre çok pasifize edildi… Ananevisinden uzak, yüksek Dan olan hocaların Shito-ryuyu kendi menfaatlerine göre kullandığını görüyorum ki kendileri yüksek Dan ve kademelere sahip oldukları için kendilerini baş görüyorlar… Ve maalesef Shito-ryu’nun gelişimi için çaba   sarfetmiyorlar… Kapalı kutu gibi kendi dojolarında çalışıyorlar… Yenal hocamın felsefesinden çıkıp hocamın yayıcı sisteminde değiller maalesef!

Bunları neden diyorum, çünkü bu yolda gidiliyor olsa idi şu an 200-300 hatta 500’e yakın Shito-ryu dojosu olur, hatta dojo olmayan her ilde mutlak dojo açılmış olurdu…

Peki neden böyle oldu? Çünkü Yenal hocamın kurduğu sistemden onun gidişi sonrası arkadan gelenlerin birbirlerine saygısızlıklarından, birbirlerini sahiplenmemesinden dolayı bu duruma gelindi…

Yenal hoca bizi bir araya toplamıştı… Bu toplanma onun gidişinden sonra yok oldu. Hoca o zaman seminerler verdi, dergide yayımlar yaptı.

Bu güzide dergide o zaman tüm sistemlerin her şeylerini yazdı. Onun yazdığı yazılar şuan kitaplarda olmalı, federasyonun bu konuda çalışma yapması şart ve bu yazılacak kitapların dojolarda bulunması lazım hatta…

Ben inanıyorum ki Yenal hocam bütün karate sistemlerini en dorukta bulunan hocalardan daha iyi bildiğine inanıyorum… Kendisi federasyonu olmayan sporları dahi araştırmıştır… Bu işlere sağlığını adamış bir duayendir. Bizim görevimiz onun yolunda gitmektir…
.

Timuçin KARAHAN: Shito-ryu için şuan ki çalışmalarınız nedir?

Mustafa ÇAK: Geçmişteki bazı özel nedenlerden dolayı spordan ve hocam dan koptum, çok görüşmedim. Sağlık sorunlarında hocamın yanında olamadım ve sonradan kendisine ulaşamadım… Shito-ryu ya tekrar dönüş yaptım, hocamın bizi bıraktığı yerden toparlanarak bir başlangıç yaptık. Ve tabiki hocamın bize bıraktığı emanet olan RENSHİNKAN kulübümüz ve amblemimiz var. Hem hocamın ismini ve yolunu devam ettirmek ve onun yolunda gitmektir… Tabiki artık sitilcilik çok kalmadı ama benim amacım hocamın yolunda, onun bilgi ve şablonları yola yol almak ve öğrenciler yetiştirip bu kafa yapısıyla yayılıp, gelişmektir. Amaç bunları RENSHİNKAN adı altında yapmaktır, amaç hem hocamın başlattığı yolda bir nefes olmak ve ilerlemektir…

Bizim kimse ile işimiz yok. Tabiki sizinde desteğiyle(Timuçin Karahan) bazı hocalarımızda bize katıldı, Süheyla hoca, Abdullah hoca kimse bu yolda birliğe hayır demedi. Tabi yanımıza gelip sizi bu yolda destekliyoruz demeyen hocalara ne diyeyimki demek hocanın değerlerine pek değer vermemişler… En azından bir mesaj atıp “Destekçiniziz!” diyebilirlerdi… Sosyal medyada görüp sesiz kalmaları çok enteresan…

Neyse sonuçta bu yolda devam edeceğiz, en azından hocamdan dolayı temelimiz sağlam… İnşallah bu yolda gerekli gelişimleri sağlayıp kendi ve öz çekirdek birliğimiz içinde ilkeli ve başarılı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz…
.

Timuçin KARAHAN: Hocam federasyon başkanlığı seçimleri hakkında düşünceleriniz nedir?

Mustafa ÇAK: Federasyonun içinde olmadığım için dışardan takip ettim… Rahmetli Delihasan zamanında Avrupa’da ve dünyada dereceler yapıldı. Sporcu çıkarma bakımından üstündü. Seçim konusuna gelirsek çok entrikalar döndüğünü duyduk, hocalar arasında bir çekememezlik var, üst gönüllülük var. Camianın içi kaynadı. Tabiki bilinmez ama bir çok söylenti bazıları tarafından biliniyor, bir gecede kademe atlayan antrenörler, verilmeyen haklar, alınan haklar! Bunlar eskiden beri olan şeyler!

Umarım yeni federasyonla birlikte yeni ve doğru bir sayfa açılır… Şuan ki başkanın ne derece başarılı olacağını bilemeyiz ama bizim temennimiz Karatenin daha Anadolu’da, gitmediği ücra yerlerde yaygınlaşması. Karate kulüplerinin ögrencisizliğinin çözülmesi… Gördüğüm kadarıyla 5-6. Dan hocalar 3-4 öğrenciyle seans yapıyor… Hocaların Karatenin yayılması için aktif çalışması yok, hep şampiyona, hep kupa! Mesela ben 53 yaşındayım bana 60-70 yaşındaki kişilerde gelebilir. Tabiki bu kişilerin çalışma eforu gençten farklı olacaktır. Yaşlı olana Zen, yavaş kata egzersizi yaptırırsın. Genci farklı çalıştırırsın. Neden yaşlı öğrenci yok? Mesela Çin’de 80 yaşında taiçi yapan kişiler var. Demekki burda sadece şampiyonaya odaklanılıyor; “Seni sampiyon yapacağım!” olayı var, bir salonda tüm öğrenciler şampiyon mı olmalı? Bence birçok salonun boş olma nedeni budur…

Başkanın karteyi çoğulcu bir çalışmaya kavuşturması sadece kupa, şampiyona bu tamam ayrı kategori ancak Karatenin sporsal bir anlamda bir kategorisi olduğunu asla unutmayalım..

Futbol gibi nasıl halısaha da oynaniyorsa karatede öyle yapılabilir…
.

Timuçin KARAHAN: Buradaki yaşantınız, düzeniniz nasıl? Yeme, içme, spor, doğa vesaire…

Mustafa ÇAK: 25 yıl özel sektörde çalıştığımdan dolayı kendimi buray çektim. Eski performansımı yakalamaya çalışıyorum. Hem bir dinlenme, hem doğal bir yaşam şeklini burda sürdürüyorum. Bir kurt köpeğim var, yürüyüşler yapıyorum, kümeste tavuklarım var, organik yumurta, sebze ve meyve yiyorum. Kum torbam var, antreman yapıyorum, arazide çalışıyorum. Herşey doğal ve sade, toplumdan uzağım, gürültüden, sosyal hayatın kirliliğinden buraya çekildim, güç topluyorum, kafa dinliyorum, bol bol kitap okuyorum, gelen misafirlerimi ağırlıyorum onlara doğal gıdalar ikram ediyorum.

Ayrıca buraya gelip beni ziyaret ettigin için teşekkür ediyorum….

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.