ASLAN ABİD UĞUZ: “BEN İLK GÜNDEN BERİ, LİYAKAT, EHLİYET, ADALET, MEŞVERET (DANIŞMA-ORTAK AKIL) DİYORUM.”
Röportaj: F. Vural YILMAZ & SİYAHKUŞAK E Dergi – 2020
*
Federasyonların seçim sürecine girdiği bugünlerde yönetime talip olan adaylar yaptıkları basın toplantıları ile kamuoyuna duyurmaya başladılar. Bunlardan biri olan Karate Federasyonu’nu için Başkan adayı Aslan Abid Uğuz, yaptığı basın toplantısı ile projelerini ortaya koyarak göreve talip olduğunu açıkladı. Başkan Adayı Abid Uğuz her sözü manşet gibi açıklamalar yaptı. Aday, Abit Uğuz; “Bizim yönetim planımızda tabirimi mazur görün, suların başı tutulmuş değil, kimsenin önü kapalı değil.” dedi.
*
Türkiye Karate Federasyonu Başkan Adayı;
ASLAN ABİD UĞUZ: “KOŞULSUZ BİAT EDENLERDEN, SORGULAMAYANLARDAN OLUŞAN BİR TOPLULUK YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR.
*
Sorunları birlikte tespit edip kardeşçe, sportmence çözümleri birlikte arayacağız.
Ben ilk günden beri “Liyakat, Ehliyet, Adalet, Meşveret (danışma – ortak akıl) diyorum demeye de devam edeceğim.
2014 yılında hazırlanan Ana Statü ile federasyon bütçesinden kulüplere, altyapıya %15 oranında yardım yapma mecburiyeti maalesef kaldırıldı. Biz bu yardım şartını Ana Statüye tekrar koyacağız.
Kötü olanı iyi, iyi olanı çok iyi, çok iyi olanı mükemmel yapmak mükemmeli de korumak ana hedefimizdir.
Antrenör kurslarında 3. Kademe 4. Dan bir hocamızın kursiyer olarak gelen 6. Dan bir hocamız önünde hocalık yapmasını çok doğru bulmuyorum.
Mevcut seçim sistemini mutlaka değiştireceğiz. Sadece belli bir şampiyonaya katılanların oy kullandığı bir sistemin Karate Sporunun imajını zedeleyen görüntülere sebep olduğu açıktır.
Kyokushin, Ashihara’nın yeri Karate Federasyonu olmalıdır. Maalesef hukuki ve fiili duruma bakıldığında ise Wushu Federasyonu bünyesindedir. Uluslararası faaliyetleri çok kısıtlıdır ve federasyonundan destek görememektedir.
Seçilmezsem küserim, çeker giderim gibi iddialı söylemlerim yok. Ben zaten bir kulübün başkanıyım ve camia içinde sürekli vardım ve olacağım.
Dedim ki, “Siz şimdi bizimle görüştünüz, ikna oldunuz yolumuz yolunuz oldu, sizler de çevrenize, camiamıza bizi kendi gözünüz ve dilinizle anlatacaksınız ve o kişiler size ekipte kimler var diye soracak. Vereceğiniz cevap belli. Sen varsın” diyeceksiniz.
Bizim ekibimizde İşi de Aşkı da Karate olan liyakat, ehliyet, adalet, meşveret ile “yönetişim” anlayışını benimseyen herkes var.
Bizim yönetim planımızda tabirimi mazur görün suların başı tutulmuş değil, kimsenin önü kapalı değil.
Biz bu yolda yapacaklarımızla tüm camiayı kucaklayacağımızı zaten sürekli zikrediyoruz. Yönetime geldiğimizde bize oy vermemiş hocalarımızdan oluşan bir izleme komitesi kuracağız.
Alt yapısı hazır yani nasıl yapılacağının matematiğini çalıştığımız 29 projemiz var. 12 proje yolda yani 41 kere maşallah dedirtecek projelerle geliyoruz.
Sayın Aslan Abid Uğuz, geçtiğimiz günlerde yaptığınız basın toplantısı ile Türkiye Karate Federasyonu Başkanlığı’na adaylığınızı açıkladınız. Bu bağlamda biraz kendinizi tanıtır mısınız; Aday Aslan Abid Uğuz kimdir?
1969 İstanbul doğumluyum, Aslen Mersin Silifkeliyiz. Babam üniversite tahsili için İstanbul’a gelip yerleşmiş. Orta ve Lise Öğrenimimi Özel Çavuşoğlu Koleji’nde tamamladım. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. İş idaresi dalında yüksek lisans yaptım. Ceza Hukuku alanında da doktora sahibiyim. Ceza Hukukunda istinaf adı altında yayınlanmış bir kitabım var. Avukat, sanayici ve iş adamıyım. Serbest avukatlık yapıyorum, bunun yanı sıra tekstil alanında üretim yapan bir firmam var. Çeşitli dernek ve sivil toplum kuruluşlarında görev almaktayım.
Karateye ilk olarak 1984 yılında Eyüp Olugi Hocamın Parseller’deki kulübünde başladım. Aralarda boşluklar oldu fakat Sayın Hocam Yusuf Sertdemir’le uzun yıllar çalıştım ve siyah kuşak 1. Dan oldum. Bu dönemde Sayın Hocam Mustafa Ergen’le de çalışma fırsatı buldum. 2012 yılında Karateden uzaklaşmış eski sporcuların bir araya gelmesi için Veteranlar adında bir oluşum başlattık. Bu oluşum 2014 yılında Spor Kulübüne dönüştü ve ben bu kulübün kurucu başkanıyım. Bu süre zarfında veteranlar klasmanında yurtiçinde ve dışında birçok müsabakaya katıldım tatemiye çıktım. Yani hem spor adamı hem de sporcuyum. Çok iyi derecede İngilizce, orta seviye de Almanca bilmekteyim. Evliyim ve Melikşah ve Adahan adında 2 oğlum var.
Karate Federasyonu Başkanlığı’na adaylığınızı açıklarken gelişen süreçte, sizin aday olmanızı sağlayan sebepler nelerdir? Aday olurken mutlaka camiadan bir takım kesimin desteğini aldınız! Şüphesiz bu destek size büyük bir güvenoyu verdi. Bu aldığınız enerji, güç ve desteği veren kesim ile yollarınız nasıl kesişti?
Camiamızdaki birçok saygın Hocamız var olan sistemdeki başta liyakat dışı görevlendirmelere, yapılan haksız uygulamalara, dojoların düştüğü ekonomik duruma, antrenör ve hakemlerimize reva görülen ekonomik şartlara olmak üzere, haklı bir refleks hareketi başlatmışlardı. Ben de Veteran Karate Spor Kulübü başkanı olarak dinleyici amaçlı yapılan toplantılara katıldım. Bu süreçte Başkan adayı olmak gibi bir düşüncem yoktu, böyle bir fikir bende oluşmamıştı. İstanbul, Balıkesir, Edirne, Diyarbakır, Kocaeli toplantıları derken Hocalarımız sürekli yeni katılımlarla büyüyen bu grubun başkan adayı olmam konusunda onurlandırıcı bir teklif yaptılar. Ben de kabul ettim ve 8 Mart 2020 tarihinde düzenlediğim basın toplantısıyla da TKF Başkan adaylığımı açıklamış oldum.
Soruya geri dönersek zaten gördüğüm ama kanıksadığım bu yanlış ve eksiklikleri, bu grubun içine girince sadece bir farkındalık hissetmedim. Bu durumun, hayatını karate adamış değerli hocalarımıza yaşattığı olumsuzluklara artık dur demenin bir görev olduğunu düşündüm ve aday oldum ve ” İşimiz Aşkımız Karate” diyerek yola çıkmış olduk.
Bugün karatenin geldiği noktayı nasıl buluyorsun, göreve gelirsen neler yaparak çıtayı yükselteceksin?
Bu soruya öncelikle bugün Karate Sporunun imajının ülkemizde geldiği daha doğrusu indiği yeri örneklerle inceleyerek cevaplamak isterim;
Biz kendi spor kulübümüzde tamamen ücretsiz, spor elbise ve malzemelerini, müsabaka giderlerini dahi kendimizin karşılayacağı elit sporcu grubu yetiştirmek istedik ve bunun için İstanbul’un birçok semtine afişler yaptırıp astık. Durumu test etmek için eğitim ve refah düzeyi çok daha yüksek iki semtimize de bu afişleri astık. İnanın buralardan bilgi almak amaçlı bir telefon dahi gelmedi. Toplumumuz Karate sporunu maalesef zihninde farklı bir algıyla köhne bir yere kilitlemiş.
Yine çarpıcı fakat bir o kadar da üzücü bir örnek vermek isterim. Çok samimi bir arkadaşım iki oğlunu Beylikdüzü’nde Aikido’ya yazdırdı. Semti de özellikle söylüyorum ki çok lüks bir muhit diye düşünülmesin. Ücret ne veriyorsun diye sorduğumda, “Kişi başı 400 TL ama kardeş indirimiyle kişi başı 350 TL aldılar.” dedi. Şimdi soruyorum size; Bugün ülkemizde hangi hocamız 200 TL nin üzerinde aylık alabilmekte? Bu durum dojolarımızın fiziksel şartları ve sporun algısıyla doğrudan ilgili. Biz Karate Sporunun toplumdaki algısını yükselteceğiz. Karate Sporunu yaygınlaştıracak, medya desteği kullanılarak adeta yeni bir trend olmasını sağlayacağız.
Okullarda ya da belediyelerin denetimindeki salonlarda icra edilmesini engellemeyeceğiz fakat Karatenin asıl yapılması ve gelişmesi gereken yerin Dojolarımız olduğu asla unutmayacağız. Dojolarımıza bu konuda gerekli destek sağlayacağız. 2014 yılında hazırlanan Ana Statü ile federasyon bütçesinden kulüplere, altyapıya %15 oranında yardım yapma mecburiyeti maalesef kaldırıldı. Biz bu yardım şartını Ana Statüye tekrar koyacağız. Mevcut sportif başarı bizi her zaman mutlu edip gururlandırmıştır ama benim için başarının sınırı yoktur. Kötü olanı iyi, iyi olanı çok iyi, çok iyi olanı mükemmel yapmak mükemmeli de korumak ana hedefimizdir.
Seçim sistemini inceledin mi, sana göre sistemde senin adına bir avantaj veya dezavantaj var mı?
Seçim sistemini kendi durumum üzerinden değil yarattığı adaletsizlik üzerinden değerlendirmek isterim. Geçmiş yıllarda 30 imza toplayamayıp aday olamayanlardan tamamen farklı benim durumum. An itibariyle 172 kulübün net desteğini almış durumdayım ki ilerleyen günlerde bu sayı çok daha artacak ve bizim ipi farklı şekilde göğüslememizi sağlayacak bir hal alacak.
*Fakat biz yine de mevcut seçim sistemini mutlaka değiştireceğiz. Sadece belli bir şampiyonaya katılanların oy kullandığı bir sistemin Karate Sporunun imajını zedeleyen görüntülere sebep olduğu açıktır. Mevcut oy verme ve seçim sisteminin değiştirilmesi; var olan adaletsiz oy verme hakkı dağılımının düzeltilmesi gerekmektedir. Tüm turnuva ve organizasyonlara katılan, Karateye sporcu, hakem, antrenör yetiştiren, yıllarını bu spora vermiş duayen hocalarımızın kendini yönetecek Federasyonu seçmede oy kullanmasını engelleyen bu sistemin adil bir seçim sistemiyle değiştirilmesi için gerekli çalışmalar yapılacaktır.
Yine çok önem verdiğim bir başka husus da Türkiye Karate Federasyonu Başkanı’nın en fazla arka arkaya 2 dönem seçilebilmesidir. Bunun içinde ana statünün değiştirilmesi konusunda gerekli çalışmalar yapılacaktır.
Mevcut yönetim camianın geneline hitap edebiliyor mu, karate çalışıp ta kendini dışarıda gören-hisseden var mı, dahası bir kutuplaşma var mı?
Kutuplaşma ile genele hitap etme konularını ben ayırt ediyorum ve her basiretli yöneticinin bu bağlamda hassas olması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla bir kutuplaşmanın var olduğunu kabul etmek istemiyorum. Olduğunu da düşünmüyorum fakat mevcut yönetimin genele hitap edebilme konusunda yetersiz kaldığı düşüncesindeyim. Çünkü koşulsuz biat edenlerden, sorgulamayanlardan oluşan bir topluluk yaratılmaya çalışılıyor. Bunun aksine davrananların ahde vefa göstermediği sebebiyle çok ağır şekilde hakarete varan sözlerle eleştirildiğini hepimiz gördük, duyduk, dinledik.
Benim 2024 seçimleri için Martin Luther King’in deyimiyle “bir hayalim” var. Allah’ın izni camiamızın teveccühü ile bu seçimleri alıp 2024 seçimlerinde ben ya da grubumuzdan bir başkası aday olduğunda, bize karşı çıkan aday ya da adaylarla hep bir arada ve yan yana olacağız. Sorunları birlikte tespit edip kardeşçe, sportmence çözümleri birlikte arayacağız. Kimse bize karşı aday olduğu için ya da başka bir adayı desteklediği için nankörlükle suçlanmayacak. İnşallah bu durumu camiamıza kazandırıp yerleşik bir kültür haline getireceğiz.
Federasyon çatısı altında yer alan kurullarda görev alan kadrolara ve yaş ortalamalarına baktınız mı? Görev alan kişiler ne kadar tecrübeli? Siz göreve gelirseniz bu kurullarda yer vereceğiniz karoları tecrübe ve deneyim bazında hangi kriterlere göre belirleyeceksiniz? Gençlerin önünü açacak mısınız?
Aslına Bakarsanız benim esas kriterim gençlik ya da tecrübe değil. Ben ilk günden beri “Liyakat, Ehliyet, Adalet, Meşveret (danışma – ortak akıl) diyorum demeye de devam edeceğim. Liyakati olan herkes her kurulda olabilecektir. Gençlerimizin önünün kesilmesi söz konusu olmayacaktır. Liyakati olduğu halde sadece genç diye görev verilmeyen hocalarımız olduğunu biliyorum ki bunu kabul etmem mümkün değildir.
Bizim sporumuzun belli ritüelleri vardır. Buna dikkat etmek gerekir. Örnek vermek gerekirse, antrenör kurslarında 3. Kademe 4. Dan bir hocamızın kursiyer olarak gelen 6. Dan bir hocamız önünde hocalık yapmasını çok doğru bulmuyorum. Burada en az 6 dan bir hocamızın görevlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda kriterin sadece liyakat olduğu şekilde seçme ve atamalar yapıldığında çok zengin bir kaynağımızın olduğunu biliyorum.
Sizin bir ifadeniz var: “ Kendi bir yakınıma görev vermeyeceğim!” Neden böyle bir açıklamaya gerek duydunuz ve bunu hangi açıdan yanlış buluyorsun?
Yakın akrabaları bulunduğu yönetim gurubundan uzak tutmak ve onlara yer vermemek bir yönetim tarzıdır ve benim de benimsediğim tarz budur. Mevcut yönetimde olduğu gibi bunun tersi yönetimler de vardır. Ben açıklamamda bunun hatalı olduğu yönünde bir şey söylemedim sadece ben o şekilde davranmayacağım dedim. Yani benimsediğim yönetim tarzını izah ettim. Çünkü nepotizm maalesef toplumlara çok ciddi sorunlar çıkarabilmektedir.
Karate Federasyonu, karatenin tek çatı altında aynı federasyonda olması için yakın dönem önce bir çalışma yaptı ve bunda kısmi bir başarı yakalandı. Kyokushin, Ashihara ve benzer ekollerin entegresiyle asıl olan hedeflendi. Bu kısmi başarıyı biraz daha yukarıya taşımayı düşünüyor musunuz?
Kyokushin, Ashihara ile ilgili olarak kısmi de olsa bir başarı sağlandığı konusunda sizinle hem fikir olmak isterdim fakat bu konuda farklı düşünüyorum. Ben bu stili, küçükken yetiştirme yurduna terkedilen bir bebeğe benzetiyorum. Şimdi büyüyen bu çocuğu öz ailesi (TKF) biraz da mahalle baskısıyla almaya çalışıyor fakat ona sahip çıkan (Wushu Fed.) kurum ise bırakmak istemiyor. Kyokushin, Ashihara’nın yeri Karate Federasyonu olmalıdır. Maalesef hukuki ve fiili duruma bakıldığında ise Wushu Federasyonu bünyesindedir. Uluslararası faaliyetleri çok kısıtlıdır ve federasyonundan destek görememektedir. Antrenörlerin denklik sorunu vardır. Oluşan belirsizlikler sonucu bu spor ve sporcular adeta kimlik bunalımı yaşamaktadır. Tüm bunları değerlendirdiğimizde kısmi de olsa bir başarıdan söz etmek mümkün değildir. Yapmaya çalışmak ya da yapıyor gibi görünmekle yapıp başarmak ayrı bir şeydir. Biz yönetime geldiğimizde Kyokushin, Ashiharanın sorunlarını ve de hukuki durumunu mutlaka kararlılıkla çözeceğiz. Ayrıca Full Contact Karatenin sert algısını yeri geldiği zaman Karate Sporunun imajında belli yerlerde kullanmak istiyoruz.
WKF çatısı altında Shotakan dışındaki Goju-ryu, Shito- ryu, Wada-ryu stillerinin de kendi içinde bir bütünlük sağlaması için tüm çalışmaları yapacağız.
Karate turnuvalarına baktığımız zaman pek seyirci göremiyoruz. Tribünler genelde sporcu ve sporcu velilerinden oluşan bir grup takip ediyor. Tanıtım, rekabet ve yeni bir sistem gerekiyor mu?
Yukarıda da belirttiğim gibi Karate sporunun algısı ve popülaritesi yükseltilmek zorunda. Bizim bu konu için çok ciddi projelerimiz var. Şimdiden görüşüp hazır ettiğimiz Sponsorlarımız var. Düzenleyeceğimiz lig maçlarına sponsorlarımız vasıtasıyla sanatçılar çağıracağız. Sandviç, tatlı gibi ikramlarda bulunacağız. Böylelikle halkımızı sporumuzla tanıştırıp tribünlerin dolmasını sağlayacağız. Profesyonel organizasyon komitesinin tertip ettiği; düzenli, başlama ve bitiş saati belli maçlar, temiz tuvalet ve soyunma odaları hocalarımızın sporcu kaybına uğradığı eski karmaşalı maçları unutturacaktır.
Mesela Karate olimpiyatlarda mücadele edecek. Diğer dövüş sanatlarından da olimpiyat branşlarımız var. Örneğin Galatasaray’ın Judo takımı var. Türkiye’nin büyük kulüpleri neden dövüş sanatlarını bünyelerine katmıyor, bu branşlarda bir olimpiyat madalyasını Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş veya Trabzon getirse fena mı olur?
Bunun olabilmesi öncelikle sporumuzun algısının yükseltilmesine ve de sponsorluklara bağlı diye düşünüyorum. Biliyorsunuz bu büyük kulüplerimiz Basketbol, Voleybol gibi branşlarını dahi adeta sponsorlara devrettiler. Fakat Galatasaray Kulübünde Judo branşı 1984 yılından beri var. Aynı şekilde Fenerbahçe’nin boks takımı yıllardır başarılı şekilde faaliyette. Anlatmak istediğim Karate sporu için basketbol ya da voleyboldaki pahalı transferlere, masraflı liglere ihtiyaç yok. Karate branşının masrafı bu kulüplerin açacağı spor okullarının geliri ile bile karşılanabilir. Önemli olan ve yapılması gereken sporumuzun algısını, popülerliğini yükseltmek ve bu alanda ciddi çalışma yapmaktır.
Tokyo Olimpiyat Oyunları’na start 2021’e kaldı. Yakalanmış adrenalin vardı, aradaki zaman handikap olur mu? Bu konuda disiplin sana göre nasıl olmalıdır?
Sporcularımızın bu konuda bir dezavantaj ya da sıkıntı yaşayacağını düşünmüyorum. Bununla birlikte bir takım teknik ve psikolojik desteklerle bu süreç avantaja çevrilmeli diye düşünüyorum. Bizim projelerimiz arasında yer alan milli takımlarda profesyonel ekiplerden faydalanma konusu harekete geçirilmelidir. Sporcularımıza uzman mentörlerden psikolojik destek de sağlanmalıdır. Son dönemde Eray’ın dönemsel bir formsuzluğu oluşmuştu ve kilosunda kesin dediğimiz bu sporcumuz beklenmedik şekilde diğer eleme maçlarına kalmıştı. Bu süreçte Eray’ın da bu maçlara daha iyi hazırlanacağını ve durumunu avantaja çevireceğini düşünüyorum. Erman Eltemur’un da Qualification maçları sonrasında şansı devam etmekte. İnşallah her iki sporcumuzu da Olimpiyat kadrosunda görürüz.
Dönelim yine federasyon seçimlerine: Federasyonun bütçesi yeterli midir, değilse gelirleri nasıl artırmayı düşünüyorsunuz?
Biliyorsunuz Federasyonumuzun 2019 da 29 milyon 2020 de 40 milyon bütçesi var. Bizim gelirleri arttırma kaynağımız federasyonu oluşturan hocalarımız, hakemlerimiz ya da kulüplerimiz olmayacak. Biz antrenör ve hakem vize ücretlerini kaldıracağız. Gelirleri sponsorlar yoluyla arttırma yoluna gideceğiz. Bugün kanundan kaynaklı Spor Toto hariç olmak üzere TKF’nin sponsorlarından bahsetmek mümkün değildir. Bizim bu konudaki sponsorlarımız hazır. Paralı maçlara karşı değiliz ama katılım ücretlerini makul seviyelere çekip gelirini yine Karatenin içine aktaracağız. Bizim bu konudaki sloganımız Karateden gelenin Karateye aktarılması şeklindedir.
Seçim sonuçları ne olursa olsun camianın içinde kalmaya devam edecek misin? Yani, seçildin görevdesin fakat olmazsa muhalefet olarak kalacak mısın?
Allah’ın izni camiamızın teveccühü ile biz bu yarışı galip olarak tamamlayacağımızı düşünüyoruz. Seçilmezsem küserim, çeker giderim gibi iddialı söylemlerim yok. Ben zaten bir kulübün başkanıyım ve camia içinde sürekli vardım ve olacağım. Müsabaka ve antrenmanlardan dolayı omzumda, dizimde ve kolumda ciddi sakatlanmalar oldu. Tedavim bitince veteran müsabıklığa da devam edeceğim.
Sayın Abid Uğuz, yola çıktığın ekipte kimler var?
Yola çıktığımız yani İstanbul Halkalı’da ilk toplantıyı yaptığımız andan itibaren ‘İŞİMİZ AŞKIMIZ KARATE’ grubu sürekli olarak genişledi ve gelişti. Benim başkan adayı olarak gösterilmem sonrası ilk defa karşılaştığımız ve toplantı yaptığımız hocalarıma da ben hep aynı soruyu ve cevabı örnek verdim. Dedim ki, “Siz şimdi bizimle görüştünüz, ikna oldunuz yolumuz yolunuz oldu, sizler de çevrenize, camiamıza bizi kendi gözünüz ve dilinizle anlatacaksınız ve o kişiler size ekipte kimler var diye soracak. Vereceğiniz cevap belli. Sen varsın” diyeceksiniz. Bizim ekibimizde İşi de Aşkı da Karate olan liyakat, ehliyet, adalet, meşveret ile “yönetişim” anlayışını benimseyen herkes var. Yönetişim yazdığımda klavye hatası sanıp düzeltmek isteyenlere de ayrıca açıklama yapıyorum. Yönetişim demek birlikte yönetmek yönetilirken yönetmede hak sahibi olmak demektir diyorum. Bizim yönetim planımızda tabirimi mazur görün suların başı tutulmuş değil, kimsenin önü kapalı değil. Sistem kişi ya da kişilere göre değil kurumsal yapı dahilinde kurulmuş olacak. Bugün Türk Karatesinde en çok saygı duyulan, adı hiçbir şaibeye karışmamış, saygıyla anılan hocalarımızı sayalım dediğimiz de birlikte yol yürüdüğümüz Hocalarımızın isimleri en başta yazılacaklardan olacaktır.
Seçilme imkanınız olur ve göreve gelirseniz mevcut yönetimde olan kişiler karşınızda muhalefet olarak mı görmek istersiniz, yoksa “Ben tüm camianın başkanıyım” mı diyorsun?
Doğaldır ki seçi sürecinde bunun aksini söyleyen bir adayı bulmak imkansızdır. Bu suretle sadece söyleme değil eyleme dönüşecek vaatlere bakmak gereklidir. Biz bu yolda yapacaklarımızla tüm camiayı kucaklayacağımızı zaten sürekli zikrediyoruz. Yönetime geldiğimizde bize oy vermemiş hocalarımızdan oluşan bir izleme komitesi kuracağız. Projelerimizin gerçekleşip gerçekleşmediğini denetleyip açıklamaları için bu hocalarımızdan ricacı olacağız. Tamamen şeffaf bir ekonomi sergileyeceğiz. Bütçenin sadece kendi denetim kurulu tarafından değil uluslararası denetim kuruluşları tarafından denetlenmesini sağlayacağız. Antrenör yardımlaşma sandığı kuracağız ve bu fondaki parayı antrenörlerimizin zor durumları için kullanacağız. Bu hocamız bize oy verdi bu bizden değil gibi çağ dışı ayrımlara asla girmeyeceğiz.
Seçimin akabinde işbirliği, destek, katkı ve yardımlaşma adına düşünceleriniz?
Allah’ın izni camiamızın teveccühü ile biz bu yarışı galip olarak tamamlayacağız ama şu ana kadar verilen emekleri, mevcut kadroları yok saymamız mümkün değildir. Yönetim anlayışımıza uygun, liyakati yeterli herkesin tecrübesinden yararlanacağız. Eski dönem Federasyon Başkanları da dahil olmak üzere sporumuzu ileri götürmede fayda sağlayacak her katkıyı almaya hazırız. Bu yönde cahilane bir tutuculuk göstermemiz sürekli savunduğumuz ilkelerin reddi anlamına gelir.
Sayın Abid Uğuz son olarak sizin söylemek istedğiniz bir şey var mı?
Söylemek istediğimiz gerçekten çok şey var. Alt yapısı hazır yani nasıl yapılacağının matematiğini çalıştığımız 29 projemiz var. 12 proje yolda yani 41 kere maşallah dedirtecek projelerle geliyoruz. Mesela dedik ki her antrenöre yılda bir kez ücretsiz Check Up hakkı sağlayacağız. Bu sadece olsa ne güzel olur diye düşünüp açıkladığımız bir proje değil. Bu konuyla ilgili hizmet alacağımız hastaneler zinciriyle görüştük. Çok olumlu baktılar, yaparız dediler. Yine tüm yarışmalardaki sporcu, antrenör ve hakemlerimizin de kaza sigortası altına alınmasının alt yapısını en büyüklerden 2 sigorta şirketiyle değerlendirdik ve yine olumlu sonuç aldık. Tabi tüm bunlarla ilgili olarak benim sosyal çevremin ve özellikle sponsorluklarda ikili ilişkilerimin ilk teması kurmada önemli bir katkısı da olmuştur.
Camiamıza biz proje kitapçığımızı ulaştırdık. www.isimizaskimizkarate.com web sitemizden de projelerimize ulaşmak mümkün. Dileyene de aynı gün kargo ile gönderebiliyoruz. Herkesin bu projelere katkısını, eleştirisini ya da sormak istediği hususlarla ilgili sorularını bekliyoruz.
Teşekkür Ediyorum, Türkiye Karate Federasyonu seçimlerinde size ve ekibinize başarılar diliyorum.
Zaman ayırdığınız, bize camiamızla bir kez daha buluşma imkanı verdiğiniz için ben teşekkür ederim. Yönetime geldiğimizde de sizlerle TKF başkanı olarak da röportaj yapmak üzere şimdilik hoşçakalın diyorum.