DO’DA  KAZANIP KAYBETTİKLERİMİZ 

SİYAHKUŞAK

 

Arkaya dönüp baktığımda tam do sporlarında 43 yılımı geride bıraktığımı gördüm, acısıyla tatlısıyla geçen onlarca yılda çok büyük ve acı tecrübelerin yanında güzel ve mutlu birçok olayı da yaşadık. Kung fu ile attığım ilk adım, Taekwondo ve Hapkido ile devam etti. Araya serpiştirdiğim Judo, Kumdo, Taekgong Musul ve Okçuluk çok zamanımı ve ilgimi almasa da bu branşları tanıyıp her birinden bazı teknikleri almam kendimi yetiştirmemde çok faydalı oldu.  

   Sporculukla başladığım spor yaşamım, sporculuğun yanında, antrenörlük, hakemlik, idarecilik ve En sonunda aynı konularda araştırmacılığa ve yazarlığa teşvik etti. Yerel olarak başladığım çalışmalarım önce ulusal sonra da uluslararası bir seyir aldı. Şampiyonalar, seminerler, kurslar çeşitli organizasyonlar, spor salonları, dernekler, federasyonlar ve nihayetinde uluslararası federasyonlarda çok çeşitli görevlerde yer aldım, spor yönetimini üniversitede bitirerek bu konudaki akademik kariyerimi de tamamladım. Bizim dönemimizdeki eksiklikleri yeni nesle aktarmak istedim. Ülkeler dolaştım hocalar tanıdım ilgilendiğim branşlar  gereği ağırlıklı olarak sadece Güney Kore’ye 38 defa giderek yerinde inceleme ve araştırmalar yaptım, uluslararası federasyonlarda as başkanlık, chairmanlik ve başkanlık yaptım, Avrupa ve Dünya şampiyonalarında çok çeşitli görevler aldım, edindiğim tüm tecrübe ve birikimimi önce ülkem sonrada tüm İslam dünyasıyla paylaşarak bu alandaki üzerime düşen görevimi icra etmeye çalışıyorum. Burada paylaşacağım bilgiler tamamen kendi edindiğim izlenimler sonucu oluşmuş bilgilerdir. Umarım faydalı olabilirim.  

    Tarihin ilk dönemleriyle başlayan savunma ihtiyacı bugün de hala devam eden bir gereksinimdir. Bu kişiselden başlayarak ülke savunmasına kadar uzanır. Ateşsiz basit el yapımı silahlardan başlayarak sınırları ve menzilleri her geçen gün büyütülen konvansiyonel baristik füze sistemine, baruttan kimyasal metallere büyütülerek dev savunma sanayileri oluşturulmuştur, tüm bunları icat eden ve kullanan ise insan beynidir dolayısıyla insan beyni en geliştirilmiş silahtan daha önemlidir. Ülkemizde de değeri gittikçe anlaşılan ve artan beyin göçüne sahip çıkılmış ve değeri anlaşılmıştır.  

   İşte tam da bu alanda devreye girip söylemek istiyorum ki tekme yumrukla nereye kadar, 50-70 arası doğan ve bizlerinde içinde bulunduğu kahraman nesil çocuklarını nasıl yetiştirecek, tekme ve yumruklarına önem verip onları kas gücüne mi yönlendirecek, yoksa en iyi okullarda okutarak beyin gücünün gelişimine mi önem verecek? Ben müsabakalara girmiş birçok başarı kazanmış biri olarak, beyin gücüne, ama bunun yanında sağlıklı bir bünye oluşacak kadar da kas gücünün gelişmesi taraftarıyım.  

   Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sporcusu olarak gördüğüm Muhammed Ali’den aldığım izlenim de bu yöndedir. Muhammed Ali üst üste aldığı Dünya şampiyonluklarına rağmen ABD’de sırf Müslümanlığı seçtiği için, dışlanmış, başarıları göz ardı edilmiştir. Ve beynine aldığı yumruk darbeleri ile Parkinson hastalığına yakalanmış, 3 Haziran 2016’da hayatını kaybetmiştir. Tüm dünya Müslümanlarını gururlandıran bu efsanevi şahsiyet, ezilmiş horlanmış ve dışlanmış olan, milyonlarca insanın gönlünde taht kurmuştur. Ömrünün son dönemlerinde kendini tamamen dini hizmetlere adayarak Müslümanlar için yardım faaliyetlerine, cami yapımına adamış ve belki de hayallerini gerçekleştiremeden hayatı sona ermiştir. Allah mekanını cennet etsin. Dava arkadaşı Malcolm X siyasi olarak ABD’deki Müslüman ve tüm siyahilerin haklarını savunurken şehit edilmiştir. Amacı ve davası olanların spora ve siyasete bakış amaçlarında hep Allah rızasını gözetmek ve inandığı öbür dünyasına yatırım ve hazırlık yapmak vardır.  

   Ölümün bize ne zaman geleceğini bilmediğimiz yaşantımızda aniden karşımıza çıkacakmış gibi hazırlık yapmalıyız. Ve bizden sonra arkamızda bırakacağımız eser olmalıdır. Eser mi yoksa semer mi bırakacağız, bunun şimdiden kararını vermemiz gerektiğine inanıyorum.  

Bir ölünün arkasından onu hayırla yad etmek geleneklerimizdendir, ölen kişi ile bir hukuki süreç yaşamamış kişiler elbette haklarını rahatlıkla helal ederler (zaten yoktur). Peki ya hakkı yenenler ve bunu unutamayanlar, hakkını helal etmeyenler mecbur mu helal etmeye? Elbette ki hayır. Ahireti düşünen ve ona inanan kişiler zaten helalleşerek ayrılırlar inanmayan veya inanmış gibi gözükenler için bu konu önem arz etmez. 

   Do Sporlarının duayen isimleri bir bir göç ederken arkada bıraktıkları eserleri onların daima anılmalarına sebep olacaktır. Her Do sporcu ve Antrenörü kendine kimin emek verdiğini bilecek her emek veren üstatlarda kimlere emek verdiklerini elbette ki bileceklerdir, emeği alanda verende helalleşerek ayrılmaları bu konuya inananlar için önem arz etmektedir. Örneğin Taekwondo müsabıklık yıllarımda defalarca hakkım yenildiğinde ve Taekwondoyu çoğu kez bırakma kararı aldığımda Rahmetli Mehmet Kartal Hocam benim bırakmamı engellemiş ve mücadele etmem hususunda beni yönledirmiştir, okulumu lise ikide brakıp yurt dışına gidip döndüğümde en azından liseyi bari bitir diyerek beni okumaya teşvik emiştir ben onun sayesinde lise haricinde iki tanede fakülteyi bitirdim Allah mekanını cennet etsin. Onun tam tersi sporda en başarılı yıllarımda beni engelleyen ve yüzde yüz alacağım maçı tamam maç senin daha fazla hırpalama diyerek maçı karşı tarafa verdiren antrenörümde olmuştur. Yaşadığımız olumlu ve olumsuzlukları biz biliriz.  

   Ölümleriyle Boks, Güreş, ve Do camiasında iz bırakan Muhammed Ali,Koca Yusuf, Mersinli Ahmet, Gazenfer Bilge, Naim Süleymanoğlu, Sinan Şamil Sam,Garbis Zakaryan, Reşit Karabacak Cihat Uskan, Halil Yüceses, Hilmi Tuksal, Şükrü Gencel, İsmet İraz, Mehmet Kartal, Aybars Kılıçhan, Ferhat Özsert, Fikret Küçükakdere, Kenan Aydın, Yenal Karahan, İbrahim Çapıtkan, Gencay Gün, Natık Canca, Esen Beder, Ahmet Soy, Enver Çoğaç, Kadri Bolcan, Selehattin Bıyıklı, Veysel Özdemir, Celal Demirbilek, İbiş Tanrıverdi, Nuri Bahçeci, Şehit Çetin Topçuoğlu, Şehit Muhammed Selim Adbay, Santçı ve sporcu Barış Akarsu, Genç sporcu Semih Arslan, Seyithan Akbalık, Gamze Özdemir, Abidin Peker, Ziya Urfalı, Hamit Türkmen ve daha pek çok niceleri. 

   Kimileri ölünce değeri anlaşıldı adına tesisler yapıldı eserler yazıldı kimileri ise daha ölmeden adlarına eserler yapıldı,  cadde ve sokaklara okullara isimleri verildi. Kimileri de unutulup gitti.  

   Gönüllerde unutulmamak dileğiyle, 

   Hapki, Takwon, Oss, Hay (selametle kalın)

 

Şükrü KINATAŞ

Spor Yönetmeni  

Dünya  Hapkido Derneği Başkanı. 

 

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.