Savaş Sanatlarında Uzakdoğu, Türk ve Avrupa’da Grandmaster Polemiği
Bilindiği üzere eskiden savaş sanatlarını adına “Uzakdoğuu sporları” denmekte idi. Zira Karate, Kungfu, Taekwondo,Judo,Aikido gibi branşlar uzakdoğu kökenlidir. Eskiden dediğimiz; 1980’li yıllara kadar bu böyleydi. Hatta Grandmaster deyimi de 80’lerden sonra ortaya çıktı. Uzakdoğu sporları yani; Do sporlarının bir felsefesi vardır. Bu felsefe çerçevesinde her ülkenin kendi kültürü ve felsefi yolu nedeni ile grandmaster gibi avrupa dili asla kullanılmaz.
*
Zaman içerisinde sistemlerde yetişen insanlar dünyanın birçok yerinde bu stilleri uygulamaya ve eğitimlerini vermeye başlamışlardır. Aradan yıllar geçtikten sonra, özellikle branşların veya stillerin kurucuları öldüğünde sistem içerisinde liderlik ve “Ben daha iyi bilirim” savaşları başlamıştır. Bunun üzerine sistem içerisinde bölünmeler meydana gelmekte, sistemden ayrılan sensei veya shihan belgeli insanlar bu sisteme alternatif olarak yeni branş kurmaya yönelmişlerdir. Birazcık terbiye gereği sistem kurulduktan sonra kendisine shihan veya kancho ünvanını layık görmüşlerdir. İleriki tarihlerde “Kancho” ünvanını kendilerine uygun görerek çevrelerine yaymışlardır. Kancho olayını çok büyütmemek gerekir. Zira Kancho; Okul müdürü demektir.
*
Gelelim kancho sonrası ünvanların çoğalmasına;
Uzakdoğu sporlarının ” Do Sporları” avrupaya ve dünyanın birçok ülkesine taşınması ile her ülke kendi branşını üreterek Uzakdoğu ülkelerine aktarılan Dan ve sertifika sömürgesinden kurtulmak istemiştir. Dolayısı ile her ülkede sertifikalar ve simli ve nakışlı siyah kemerler üretilmeye başlamıştır.
*
Bu kemerlerin üzerine nakış ile dan eklemek böylece kolay hale gelmiştir. Zira denetim kişinin kendi eline geçmiştir. Daha önceki branşında 3-4 dan seviyesinde olanlar bir anda kemerlerine 7-8 ve hatta 10 tane simli çizgi eklemişlerdir.
*
Geçerliliği olan ve kendini ispat eden ustalar do sporları literatürüne kendi adlarını yazdırmışlardır. Sahtekar olanlar kısa sürelli bir macera sonrası batmaya yüz tutmuştur.
Uzakdoğu sporları hegomonyasından kurtulan bu branşlar Avrupa’da yayılmaya başlayınca uzakdoğu kültüründen ayrılması noktasında ünvanlarda da değişiklik yapmaya yönelik çalışmalar yapılmıştır. Bundan dolayı Master (Usta) Grandmaster (Büyük Usta) gibi ünvanlar türemeye başlamıştır.
*
Oysaki Sensei ve Shihan gibi ünvanlara erişmek için komisyon kararı gerektiği gibi Grandmaster olmak için de karar gerekmiyor maalesef. Zira herkes kendi ünvanını özgürlük çerçevesinde vermeye başlamıştır.
Durum böyle olunca bunu gören taklitçiler de yeni stiller kurup kendilerine ünvan vermeye başlamışlartdır. Hatta evinde internet başında sistem kuranların varlığı da azımsanmayacak kadar çoktur.
*
Peki nasıl bu kadar grandmaster bir anda çoğaldı.
Dedimya; İnternet üzerinden kendisini grandmaster ilan edenler diğer sahte grandmaster’ler ile iletişim kurup, biri birilerine copy sertifikalar göndererek yine biri birilerini onaylamaya başlamışlardır. Bu işi ilk yapanlar internet üzerinden grandmaster belgelerini yüksek rakamlara pazarlamışlardır. Daha sonra bu belgeyi para verip alanlarda uyanmış, daha sonra aynı yöntemi izleyerek işi ticarete ve üç kağıda dökmüşlerdir.
*
Bu işi öğrenen ve gören kim varsa internette tanıştığı hocalara kendi sertifikalarını göndermekte, karşılığında o kişiden de sertifika almaktadır. Daha sonra ucuz web siteleri kurarak burada bu sertifikalarını yayınlamaktadırlar.
Bu iş ülkemize de sıçramış, ot gibi hergün bir branş ve grandmaster çıkmaya başlamıştır.
Hatta birilerinden gördüklerini yaparken ne yaptıklarını bile bilmemektedirler. Yani kendisine soke diyen kişiler “Soke” kavramının ne olduğunu dahi bilmeden kendi kendine ünvan vermektedirler.
*
Türkiye de savaş sanatları kavramını ortaya koyan ilk kişi Nihat Yiğit hocadır. Biz kendisinden çok şey öğrendik. Daha sonra kendi sistemimizi kurduğumuzda bilinçli ve eğitimli bir şekilde yol almaya çalıştık. Dünyada otorite sahibi ülkeler ve komisyonlar ile görüşerek, gerekli belgelerimizi vererek sistemimizi onaylattık. Bu belgeler internet üzerinden değil, komisyon kararı ile ıslak imzalı ve mühürlü belgeler olarak şahsımıza bizzat verildi.Üzülerek söylüyorum ki ülkemizde bu konumda olan kişi sayısı bir elin parmakları sayısınca ya vardır, ya yoktur.
*
Vay! o yaparda ben yapamammı?, Benim ondan ne eksik yanım varki? mantığı ile sistemler kopyalanıp grandmaster’ler kervanına katılıyorlar.
*
Oysa ki, Uzakdoğu ülkelerinde bir kültür ve devlet anlayışı var demiştim. Elbetteki bu ülkelerde de taklit veya farklı branşlar kurulup, uygulamalarında sıkıntı yok. Zira uzakdoğulu yaparsa sanat, avrupalı yaparsa taklittir mantığı yatıyor.
*
Ancak Japonya ve benzeri ülkelerde sahtekarlık yok! Burası çok önemli. Özellikle Japonya da yapılan her iş devletin adına ve devlet için yapılmakta. Dolayısı ile bir üç kağıt veya dolandırıcılık burada çok büyük bir suç. Bir japon dolandırıcılık veya üç kağıtçılık yaparsa, sahte diploma ve sahte hoca tespit edilirse, bu devlete ve japon milletine yapılmış bir ihanet olarak kabul edildiğinden cezası çok ağır. Hatta bu tip kişiler toplumda rezil ediliyor, onursuzlaştırılıyor ve sonunda kişinin onurunu kurtarması için Seppuku (törensel intihar) yapması isteniyor. Toplum içerisinde harakiri olarak adlandırılan bu seremoni’nin adı Seppuku’dur. Harakiri ise seppuku esnasında karnını kesme olayıdır. Yani Harakiri “Karnını kesme”nin adıdır.
*
Görüldüğü gibi bu tür ülkelerde bu işlerde fazla hata aramak zor.
Avrupa da veya ülkemizde üç kağıt veya dolandırıcılık yapanlara karşı böyle bir uygulama yok. Yani dnetim mekanizması yok! Hadi bir denetim mekanizması kuralım desek bunu rant haline getirmek için hiç bu konudan anlamayanları başa getireceklerinden emin olun.
Dolayısı ile Avrupa ve uzakdoğu kültürlerine iyi bakmak ve anlamak gerekir. Bu kültür ve medeniyeti bilen ustalar grandmaster veya soke kavramlarını kullanırken daha akılcı ve emniyetli davranırlar.
*
Ülkemizde de maalesef internet üzerinden grandmaster olanlar mevcut. Bunların bir çoğunun elindeki belgeler renkli çıktı veya fotokopi belgelerdir. Islak imazalı bile olsa nereden ve kimden geldiği çok önemlidir.
*
Sistemini kanıtlamış, konseylerde kendisini onaylatmış, uluslar arası düzeydeki seçkin ve yetkili komisyonlardan alınan belgeler geçerlidir. Ancak yine ülkemizde denetim olmadığı için kimin sahtekar, kimin gerçek usta olduğu konusunda bir şey söz konusu değildir.
Mesela adam gece yarısı bana stil nasıl kurulur diye soruyor, bende şamata olsun diye bir iki şey söylüyorum. Adam ertesi gün beni arayıp “Allah razı olsun hocam,stilimi kurdum” diyor. Şimdi bu adam bir branşı kurduğunu söyleyip 3 ay sonra bu sahte stilinin federasyonunu bile kuruyor. Traji komik ama gerçek.
*
İşte geldiğimiz durum bu.
Grandmaster veya herhangi bir ünvanı almak artık çok kolay. İsteyen varsa onada tüyo vereyim ertesi gün stilini kursun.
*
10. Dan meselesine gelince;
Bunu daha önceki makalelerimde ve kitabımda yazmıştım.
Bu işi anlamayan bazı arkadaşlar “Sen kaç yaşındasınki 10. Dan oldun” diyecek kadar kültür yoksunu. Bunu defalarca izah ettik. Yine de edelim.
*
Örneğin uzakdoğuı sporlarında bir branşı ele alalım;
Mesela Ashihara Karate veya Shotokan Karate’den söz edelim.
Bu branşların birer kurucusu var öyle değilmi? Bu kişi kendi stilini kurarken kendi danını veya ünvanını kimseye sormaz. Hideyuki Ashihara veya Gichin Funokoshi hocalar sorgulanmaz. Zira bunlar stilin kurucuları ve atasıdır.
*
Bu branşların bir atası olduğu için (ölmüş olsalar bile) bunların yerine geçecek kişi asla soke kavramını kullanamaz. Zira “Soke” yani ata bir kişidir. Ölen kişinin yerine ata olarak kimse atanamaz ve bu ünvan verilemez. Ancak “Kancho” (Okul müdürü ünvanı alınır veya verilebilir. Bu branşlarda sistemin başına geçen kişi o branşın yönetim kurulu kararı ile 8 veya 10. Dan olarak belirlenebilir. (Otoritenin ve hıyerarşi’nin sürdürülmesi için).
Bu branşta çalışan kişiler sistemin Dan ve terfi sistemi doğrultusunda yaşına bakılarak terfi ettirilirler. Buna göre ortalama 70-80 yaşına gelmiş olanlar 8 veya 10.Dan mertebesine gelebilirler. Aynı Askerlikte olduğu gibi; Bir kişinin orgeneral olması için belli bir yaşta olması gerektiği gibi
*
Yani;
Bir usta bir stil kurduğunda 40 yaşını doldurmuş ise, savaş sanatlarında 25 yılını doldurmuş ve en az 4-5 dan seviyesinde ise (Kültüre göre değişir) kendi branşında soke (sistem kurucusu) ve 8. Dan olarak kendisini ilan edebilir. Bunu kabul edip etmemek ise o kişinin çevresindeki insanların insiyatifinde’dir. İleriki tarihlerde tecrübe ve gelişim sonucunda kişi kendisini 10. Dan ilan edebilir. Elbette kendi stilini kuran bir kişinin de 10.Dan olduğunu iddia etmesi de ahlaken en az 40 yaş üzerinde olması gerekir. Bu kişiyi sistem üzerinde sorgulayacak ve denetleyecek kimse olmadığı için, ayrıca en üst otorite olduğu için Dan seviyesini kimse sorgulayamaz.
*
Sorgulayan kişiler bu sistemi veya hıyerarşik sistemi bilmediği için sorgular. Sistem içerisinde bu tür sorgulamaya başlayanlar ihraç edilirler. Zira sen sistemin ata’sını sorgulayamazsın.
Sevgili dostlar; Bir şeyi sorgularken veya tenkit ederken biraz bilgi sahibi olmak gerekir. Bu yüzden “kişi bilmediği şeyin düşmanıdır” sözü ne kadar güzeldir.
Tavsiyem odur ki; lütfen herkes kendi branşı dışında yorum yaparken biraz araştırma yapsın. Elbetteki bir insanın Dan veya ünvanını kabul etmek zorunda değilsiniz. Ancak; kabul edenlere saygı duymak gerekir diye düşünüyorum.
Faydalı olabildiysem ne mutlu.
Kalın sağlıcakla.
Allaha Emanert olun.
Şefik GÜLTEN
Savaş sanatları uzmanı