Yaş İlerleyince Spor Neden Bırakılır?
İnsanlar neden yaşı ilerleyince aktif spor hayatını noktalar? Geçim derdi, bedenin güç kaybı, spora olan istek azlığı v.s.v.s. Halbuki Uzakdoğu savaş sanatları öncelikle felsefeye ve sağlıklı olmaya dayanır. Felsefeniz eksikse sanatınız eksik, sağlığınız yoksa sanatınız da hastalıklı olacaktır!
Mücadele sporu yapan gençler, yaşları ilerleyince sporu neden bırakır?
Bu soru ülkemiz için olduğu kadar dünya genelinde de sık sık dile getirilen bir söylemdir aslında. insanlar neden yaşı ilerleyince aktif spor hayatını noktalar diye sorulunca yanıtlar farklı farklı gelmeye başlayacaktır.
Geçim derdi, bedenin güç kaybı, spora olan istek azlığı v.s.v.s. Her ne kadar verilen yanıtlar mantıklı olsa da aslolan şey, sporcunun çalıştığı spor dalından ne beklediğiyle alakalıdır. Mücadele sporları olarak da bilinen savaş sanatları, herkesin bildiği üzere bir savunma ve ardından saldırma sanatıdır. Hal böyle olunca akla hemen hareket, güç, eylem ve gençlik gelmekte ve bu sanatların gerek felsefi gerekse de sağlık yönleri es geçilmektedir.
Halbuki uzak doğu savaş sanatları öncelikle felsefeye ve sağlıklı olmaya dayanır. Felsefeniz eksikse sanatınız eksik, sağlığınız yoksa sanatınız da hastalıklı olacaktır. Felsefeden söz ederken; eğer bir taekwondo sanatçısı atacağı tekmenin doğumunu, çocukluğunu, yetişkinliği ve ölümünün derinliğini kavrayamazsa atakları ya da blokajları da o denli anlamsız gelecektir. Beynin kavrayıp desteklemediği bir sanatı beden de özümseyemez. Bedenin özümseyemediği bir sanat da yaşam boyu devam ettirilemez. Dolayısıyla üzerinde çalışılan bir savaş sanatının kalıcı olabilmesi için de, mutlaka üzerinde yükseldiği felsefesinin özümsenmesi gerekir.
Uzakdoğu savaş sanatları, savaş sanatları kavramını bedenin ham gücünde değil, beyinle bedenin uyumunda aramış ve onu öğütlemiştir. Mücadele sporları yapanların çok azı bu derinliği kavrayabildiğinden bedensel güçleri azalsa dahi uğraştıkları spor dalını yaşamları boyunca devam ettirmişlerdir. Öte yandan bilindiği üzere her savaş sanatı kendisine has özellikler taşır ve her isteyen o sanatları çalışamaz, dahası ona uyum sağlayamaz. Ve uyumun olmadığı bir yerde de ortaya sanat değil, başka şeylerin çıkacağı muhakkaktır.
Eğer mücadele sporlarının yaşamın tamamına yayılması isteniyorsa önce o sanatın felsefesinin anlaşılması gerekir. Felsefesi anlaşılan bir savaş sanatı ise biz bırakmak istesek de o bizi bırakmayacaktır. Çünkü savaş sanatları, etiyle kemiğiyle yaşamın insana uyarlanma inceliğidir.
Sonuç olarak her hangi bir savaş sanatını çalışanların, çalıştıkları sanatın öncelikle felsefesini kavraması gerekir. Geçim derdi, bedenin güç kaybı, spora olan ilginin kaybolması gibi şeyler tamamen uğraşılan savaş sanatının ruhunun anlaşılamamasına karşı geliştirilen mazeretlerdir. Ve uğraşılan sanatın ruhu anlaşılmazsa, o sanatın kısa sürede sönümleneceğinden belirli bir süre sonrada kendiliğinden noktalanacağı unutulmamalıdır.
Mehmet Nesimi Yılmaz
Wushu antrenörü/ Tai chi ve Çigong eğitmeni